Sahabe-i kiramdan Huzeyme hazretleri, 

Diyor ki: Gördüm bir gün hazret-i Peygamberi.

 

Buyurdu: (Ya Huzeyme, bir rüya gördüm ki ben,

Eshabım Buheyra’yı fethetmişti tamamen.

 

Ve hatta kumandanın kızı Nesimayı da,

Esir almışlar idi Eshabım o esnada.

 

Beyaz deveye binmiş, şöyleydi kıyafeti.

Hak teâlâ ilerde, nasib eder bu fethi.)

 

Resulullahtan böyle bir müjde işitince,

Huzeyme hazretleri sual etti şöylece:

 

(Ben dahi o gazada hazır bulunur isem,

Buyurduğunuz hatun, olsun mu benim kölem?)

 

Resulullah cevaben buyurdular ki: (Evet.

Nesima, harpten sonra verilsin sana elbet.)

 

Bu hadiseden sonra, yıllar geçti aradan.

Hatta Peygamberimiz, göç etti bu dünyadan.

 

Hazret-i Ebu Bekr’in devrinde, bir gün yine,

Çıktı islam ordusu, Buheyra’nın fethine.

 

Halid bin Velid idi bu orduya kumandan.

Hazret-i Huzeyme de orduda vardı o an.

 

Kendisi anlatır ki: Nihayet bitti sefer.

Allah'ın yardımıyla fetih oldu müyesser.

 

Ben, esirler içinde bir kadını görünce,

Seneler öncesini hatırladım hemence.

 

Zira bir vadi vardı, bana Resulullah'ın.

Düşündüm: Budur işte, buyurulan o kadın.

 

O günü hatırlayıp, bir hayli duygulandım.

Ve Peygamberimizi düşünüp çok ağladım.

 

Ve hemen Nesima’yı indirip o deveden,

Başkumandan Halid'in yanına vardım hemen.

 

Söyleyip kendisine, Resulün o sözünü,

Dedim: (Bana vermişti Nesima'yı o günü.)

 

Bana, (Şahidin var mı?) diye sual edince,

Sahabeden üç kişi, şahid oldu hemence.

 

O zaman tasdik edip, anlattığım vak’ayı,

Bana teslim eyledi hemence Nesima’yı.

 

Bir gün de, bir kaç kişi, bir koyun sürüsüyle,

Bir şey arz etmek için, geldiler o Resule.

 

Dediler: (Çok fazladır bizim koyunlarımız.

Başkalarınınkiyle karışır bunlar yalnız.

 

Karışmaması için, başka bir sürü ile,

Ne tedbir almamızı, edersiniz tavsiye?)

 

Resulullah o zaman, bakıp koyunlarına,

Bir işaret buyurdu sonra kulaklarına.

 

O anda, sürüdeki koyunların tamamen,

Kulaklarının rengi, siyaha döndü hemen.

 

O günden itibaren, o nesilden koyunlar,

Hep siyah kulaklıdır zamanımıza kadar.